ağır uyku

Kullanım örnekleri

ağır uyku
deep sleep
icon arrow

deep

Phonetic: "/diːp/"

Part Of Speech: noun


Definition: (with "the") The deep part of a lake, sea, etc.

Example: creatures of the deep


Definition: (with "the") A silent time; quiet isolation.

Example: the deep of night


Definition: A deep shade of colour.


Definition: The profound part of a problem.


Definition: (with "the") The sea, the ocean.


Definition: A fielding position near the boundary.

Example: Russell is a safe pair of hands in the deep.

icon arrow

deep

Phonetic: "/diːp/"

Part Of Speech: adjective


Definition: (of a physical distance) Extending far away from a point of reference, especially downwards.


Definition: (intellectual, social) Complex, involved.


Definition: (sound, voice) Low in pitch.

Example: She has a very deep contralto voice.


Definition: (of a color) Highly saturated.

Example: That's a very deep shade of blue.


Definition: (sleep) Sound, heavy (describing a state of sleep from which one is not easily awoken).

Example: He was in a deep sleep.


Definition: Immersed, submerged (in).

Example: deep in debt


Definition: Muddy; boggy; sandy; said of roads.


Definition: (of time) Distant in the past, ancient.

Example: deep time

icon arrow

deep

Phonetic: "/diːp/"

Part Of Speech: adverb


Definition: Deeply.

icon arrow

sleep

Phonetic: "/sliːp/"

Part Of Speech: verb


Definition: To rest in a state of reduced consciousness.

Example: You should sleep 8 hours a day.


Definition: (of a spinning top or yo-yo) To spin on its axis with no other perceptible motion.


Definition: To cause (a spinning top or yo-yo) to spin on its axis with no other perceptible motion.


Definition: To accommodate in beds.

Example: This caravan can sleep four people comfortably.


Definition: To be slumbering in (a state).

Example: to sleep a dreamless sleep


Definition: To be careless, inattentive, or unconcerned; not to be vigilant; to live thoughtlessly.


Definition: To be dead; to lie in the grave.


Definition: To be, or appear to be, in repose; to be quiet; to be unemployed, unused, or unagitated; to rest; to lie dormant.

Example: a question sleeps for the present; the law sleeps


Definition: To wait for a period of time without performing any action.

Example: After a failed connection attempt, the program sleeps for 5 seconds before trying again.


Definition: To place into a state of hibernation.

İngilizce Türkçe Cümle Çevirmeni

İngilizce, dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan tarafından konuşulmaktadır. Dünyada en çok konuşulan dildir. 1.000.000'den fazla kelime var! Türkçe, Türkiye'de, Kuzey Kıbrıs'ta yaklaşık 80 milyon kişi ile Avrupa ve Kuzey Amerika'daki göçmen toplulukları tarafından konuşulmaktadır. Yaklaşık 88 milyon konuşmacı ile en çok konuşulan Türk dilidir. Türk dili, Türkiye'nin batısında yer alan Anadolu'da ortaya çıkmıştır. Şu anda, bu iki hacimli ve harika dildeki çevirilerle hızlı, rahat ve ücretsiz çalışmanız için size profesyonel çevirmenimizin işlevselliğini sunuyoruz!

Çeviri yazılımımızı diğer makine çevirmenlerinden farklı kılmak için çok yol kat ettik. Türkçe - İngilizce çevirmenimiz orijinal metnin anlamını ve cümlenin ana fikrini asıl amaçlandığı gibi korumak için tasarlanmıştır. Çevirmenimiz olabildiğince insandır. Ürünümüz en iyi gizliliği sağlar. Verilerinizi izlemiyor, satmıyor veya saklamıyoruz. Çevirileriniz size aittir. Transferler için kayıt ve ödeme gerekli değildir!İster eğitim, iş veya kişisel amaçlar için İngilizce'den Türkçe'ye veya Türkçe'den İngilizce'ye çevrilmiş metinlere ihtiyacınız olsun, online çeviri siteleri aklınıza gelen ilk çözüm olabilir. Tercümanımız kurumsal, akademik, yasal, tıbbi terimleri yetkin bir şekilde dikkate alır. Ayrıca çeviri aşamasında, aklınıza gelen metnin, ihtiyacınız olan terimler kullanılarak, bu alanda profesyonellerle çalışarak ihtiyacınız olan tarzda tercüme edildiğinden emin olabilirsiniz.